Ben Böyle Değildim, Dünya da

Ben yorgunum artık...

İnsan daha nelere dayanmalı hayatta. Daha nelerle karşılaşmalı. Her gün haberlere bakıyorum, niye bakıyorsam. Sanki iyi şeyler görüyorum.

Bugün bir polis memurunun vurulma anı kameralarda, dün BBC’nin ötenazi belgeselinde ilaç içip ölen ve son nefesinde “su, su…” diye yalvaran bir adam. Öncesinde de daha kötü şeyler. Her gün onlarca trafik kazası haberi, her gün onlarca kavga, onlarca yaralama, onlarca intihar ve onlarca kötü haber. Ne yana dönsek yüzümüzü başka bir nefret hadisesi. Biryan da çakma Arap Baharı yaşanırken, bir yandan adı İsrail olan bir devletçik dünyanın gözü önünde sivilleri öldürmek, yardım gemilerini durdurmak için tatbikat yapıyor. Avrupalılar borç batağında yüzüp vatandaşları sokakları savaş alanına çevirirken bir yandan Amerika’nın yediği haltları temizleme çabası, daha doğrusu yalanları başka yalanları kapatma çabası dünyanın gözü önünde oynanıyor. Onlarca masumun ölmesine hangimizin gıkı çıkıyor.

Ben kendimi boş hissediyorum artık. Sanki içimden alınmış insanlığım. Uzun zamandır, bir gece bile ağladığımı hatırlamıyorum. Uzun zamandır penceremden bakıp, mutlu hayallere dalamıyorum.

Birileri yüzyıllık planlarıyla yaşıyor. Birileri çıkmış hayvan hakları diyor. Haklılarda bunu savunmakta. Ama ortada o kadar insanın hakkı varken. Ve insanlar yaratılmışların en şereflisi iken neden insan haklarını savunanlar sessiz. Birkaç kendini bilmez ( ama onlar kendilerini bildiklerini zannediyor) eylem yapacağım diye soyunuyor. Orasını burasını açıp konuya (hangi konu olduğu belli) dikkat çekiyorlar güya. Birileri haklarını kazanabilmek için sokaklarda kardeşlerini öldürüyor. Birileri kendisini cumhuriyetçi ilan edip, cumhuriyeti yıkıyor. TBMM’yi çalışamaz hale getirmekle suçlanan biri, milletvekili seçilebiliyor. Birileri benim gözümün içine bakarak yalan söylüyor. Birileri gözümün içine bakarak, kızımın okuman hakkını elinden alıyor. Birileri her şeyden sakındığım kızımı, kendi asırlık hainliklerine alet etmek için yetiştirdikleri gözde subaylarının hizmetine sunuyor. Birileri benim ordumun subaylarının aklını saçma sapan oyunlarla yıkıyor. Birileri, birileri… Kim diye düşünmekten bıktım. Neden diye düşünmekten bıktım. Nasıl diye düşünmekten bıktım…

Yorgun dönüyorum her akşam evime. Sabırsız, takatsiz bir adam oldum. Dayanıksız, güçsüz ve tembel. Hangi adımı atmak istesem, içimdeki her neyse durduruyor beni.

İyi bir şeyler yapmak istediğimde içimde inanılmaz bir güç ortaya çıkıyor. Ve işin acı olanı, ben bu gücün farkında bile olmadan o beni tesiri altına alıp, yolumdan döndürüyor. Sessiz ve derinden bir darbe yiyorum.

Mutsuz bir adam oldum be. Ne yapsam bir zevk alamıyorum. Oysa önümde o kadar nimet var. Sağlıklıyım, yiyeceğim, giyeceğim başımı sokabileceğim bir evim var. Ama yine mutlu değilim. Ben kim yaptı böyle. Beni kim daha fazlasına muhtaç etti. Doyamadım bir türlü neyi yesem. Sahibi olmaktan mutluluk duyduğum ancak okumadığım onca kitabım. Göstermekten mutlu olduğum ama bir türlü hakkını veremediğim kıyafetlerim oldu. Ama ben kalıbımın adamı olamadım. İç dünyam en son aldığım Beymen gömlek :- ) kadar bile güzel değil.

Sokakta yüyürken gördüğüm küçük ve mendil satan kızlara acıdım. Acıdığımı sandım. İçimi acıtan ateş saman alevi gibiydi. Daha yanından uzaklaşmadan unuttum o kızı. Hiç düşünmedim, düşünemedim orada ne kadar daha kalacak, ne kadardır orada…

Ben evime gelip yemeğimi yerken, kaç kişinin o anda aç olduğunu hiç düşünmedim.

Kombimin düğmesine basarken, kimleri banklarda uyumaya mecbur olduğunu,

Ben yorganıma sarılırken, kaç kişinin kartonlara sarıldığını,

Banyoda iken, kimilerinin içmeye dahi suyu olmadığı… hiç düşünmedim.

Ya da bir yemeyi yerken, kimilerinin elinin olmadığını hiç düşünmedim.

Beğenirken bir çiçeği rengiyle, kimilerinin o çiçeği hiç görmediğini,

Tavşan kanı demlenmiş bir çayı, fırından yeni çıkmış bir ekmeği koklarken, birilerinin bunları asla koklayamadığını,

Bir derenin şırıltısında huzuru, hiç bülbülün şakımasında mutluluğu duyarken ben, kimilerinin bunu duyamadığını hiç düşünmedim.

Ben şükürsüz bir adam oldum ve çıktım yoldan. Ben şükretmedikçe daha iyi olabilmek için alacağım örnekler ve dersler çekildi benim yolumdum. Daha güçlü yapacak engellerim kalmadı. Başıboş bırakıldım anlayacağın. Başıboş bırakılınca, başımda boş kaldı tahmin edebileceğin gibi.

Sahibi olduğum onlarca kitabı okuyamadım mesela.

Ders alabileceğim arkadaşlarım dostlarım azaldı, onlara da gitmek nasip olmadı, yolum düşmedi.

Ve ben… Ve ben sonunda, her şeyi kendinden bilen, her şeyi kendi elde ettiğini sanan, tüm hatalarını kendine daha doğrusu salaklığına veren, tüm iyilikleri ve başarıları da çalışkanlığına veren ben… sadece ben olup çıktım işte.

Zaten bu kadar saçmalamam da bundan. İçi boş, dışı çürük bir adam daha ne yazabilir ki.