Daha İyi Oynamak İçin

Hayat çoğu zaman, hepimiz için bir yönden zorlayıcı. Kimimiz işinde, kimimiz özel hayatında bir şeylerin yoluna girmesi ya da bir şeylerin daha iyi olması için çabalıyoruz. Bunu yaparken en çok insanlarla, kendimizden başka insanlarla uğraşıyoruz.

Ama sanırım asıl noktayı kaçırıyoruz. Kendimiz... Bu burada dursun, bir hikaye anlatıp devam edeyim...

Bir pazar sabahı, baba koltuğa oturmuş, eline gazetesini almış keyifle okumaktadır. 5 yaşındaki oğlu ise bu güzel günü dışarıda geçirmek istemekte ve babasından kendisini hayvanat bahçesine götürmesini talep etmektedir. Çocuk bir kaç kez babasına sorar, götürür müsün diye...Baba net bir cevap vermez. Çocuk durumdan iyice sıkılmıştır ve babasının pazar keyfini! bozmaktadır. Baba bir yandan çocuğunu üzmek istememekte ama aynı zamanda da evde kalma isteği ağır basmaktadır. Bir arayışa giren baba, çözümü elinin altındaki gazetede bulur.

Gazete de tam sayfa dünya haritası vardır. Dünya haritasını yüzlerce parçaya böldükten sonra tüm parçaları oğluna verir ve "Hadi Bakalım. Bu dünya haritasını birleştir. Eğer birleştirirsen seni hayvanat bahçesine götüreceğim" Baba bunun asla yapılamayacağı düşüncesi ile derin bir nefes alıp arkasına yaslanır. Çocuksa elinde parça pinçik gazeteyle kala kalmıştır. Bir kaç parçayı birleştirmeyi deneyen çocuk başarısız olur. Ancak vazgeçmez. Sonra ters çevrili olan parçaların üzerinde bin insan yüzü olduğunu fark eder. Sonra başlar bu yüzü birleştirmeye. Dünya haritasına göre çok daha kolay olan bu resmi, yarım saat içerisinde tamamlar. Son parçayı da yerleştirip resmi ters çevirdiğinde artık dünya haritası da düzelmiştir. Hemen babasının yanına koşar ve " baba bak yaptım" der büyük bir sevinçle. Babası gazetesini nasıl yapacak canım diye düşünerek indirir ve karşısında kusursuzca düzeltilmiş olan dünya haritasını görür. Hayretle çocuğuna bunu nasıl yaptığını sorar. Çocuk belki de hayatının, hayatımızın özünü ve sözünü söylediğinin farkında bile olmadan " Bana verdiğin dünya haritasının arkasında, bir insan resmi vardı. İnsanı düzelttim. Dünya'da düzeldi."der...

İşte aynen böyle. Tüm mesele kendimizde. Düzgün kararlar vermek, düzgün seçimler yapmakta. Düzeltme işine etrafımızdan değil de, kendimizden başlamakta. Hiçbirimizin hayatı kusursuz ya da mükemmel değil. Hepimiz bir taraflarda bazı problemler ile uğraşıyoruz. Ama bunların düzelmesi için hep kendimiz dışındaki faktörlere müdahale ediyoruz. Dönüp aynaya bakmak aklımızın ucundan bile geçmiyor. Bu aslında biraz da kanıksanmış durum. Belki de bir refleks gibi... Hemen her problemi dışarıda çözmeye çalışıyoruz... Bu durum biraz da kendimizi hatasız ve noksansız görmekten ileri geliyor sanırım. Daha iyi olmak yönünde bir gayretimiz yok. Ulaştığımız yetenekleri ve elde ettiklerimizi yeterli görüp orada kalıyoruz. Ya da daha fazlasını elde etmek isterken iyice yoldan çıkıyoruz... İşte tam bu noktada, hep düzeltmek istediğimiz çevremiz önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor... Biz daha iyi olmak isterken, iş yaptığımız, vakit geçirdiğimiz insanlar bizleri olumsuz yönde etkileyebiliyor. Ofisteki iş arkadaşlarımız bizleri daha iyi yapmak, geliştirmek şöyle dursun, bizim zamanımızı çalan, bizi tüm gün boyunca yoran bireyler olarak karşımıza dikiliyor. Ya da astlarımız o kadar problem çıkarıyor ki onlara iş anlatmaktan biz çalışamıyoruz. Ya da üstlerimiz o kadar çok anlayışız ki, bize iş üstüne iş yığıyor ya da enerjinizi hiç ilgimiz olmayan, gereksiz bazı işlerde kullanmanızı istiyorlar... Tüm gün bu tür durumlarla stres yığınına dönen insan, akşam evin yolunu zor buluyor. Sonra zaten sıkıntılar artarak devam ediyor.

Biraz acımasız olacak biliyorum. Ama bu durum bizim tercimiz değil mi ? Bizi orada zorla tutmuyorlar. Hepimizin kaygıları var ama mutlu değilsek bunun bir önemi olabilir mi ? Akşam eve döndüğünüzde mutlu değilseniz, eşinizi ya da çocuklarınızı gördüğünüzde mutlu olmuyorsanız, bundan daha önemli bir şey olabilir mi?

Eğer daha iyi şartlarda olmak istiyorsak, daha iyi bir insan, daha mutlu bir insan olmalıyız. Daha iyi yetkinliklere sahip olmak istiyorsak, bizden daha iyi yetkinliklere sahip insanlarla çalışmalıyız.

Diğer bir ifade ile;

daha iyi bir satışçı olmak istiyorsak kendimizden daha iyi bir satışçı ile

daha iyi bir dansçı olmak istiyorsak kendimizden daha iyi bir dansçı ile

daha iyi bir tasarımcı olmak istiyorsak kendimizden daha iyi bir tasarımcı ile

daha iyi bir muhasebeci olmak istiyorsak kendimizden daha iyi bir muhasebeci ile...

çalışmalıyız.

Dilediğiniz gibi uzatabilirsiniz listeyi.

Son söz;

Eğer bir oyunu daha iyi oynamak istiyorsak, kendimizden iyilerle oynamalıyız.